Böbrek taşları, böbrek ve üreter dahil idrar yollarının herhangi bir yerinde sıkışabilir. Üreter, böbreklerden mesaneye idrar taşıyan bir tüptür. Bir taş üreterde sıkışırsa tıkanmaya veya idrarın böbreğe geri birikmesine neden olabilir ve bu durumda müdahale edilmesi gerekir.
Böbrek taşı ameliyatı için tedavi yönteminin seçimi hastanın kişisel tıbbi geçmişine, taşın büyüklüğüne, hastanın tercihi gibi birçok faktöre göre değişiklik göstermektedir. İdrar yolundaki böbrek taşları, İdrar yolunun tüplerinden geçerek böbreğe ulaşan bir üreteroskopla parçalanabilir. Bu işlem geleneksel cerrahide olduğu gibi kesi gerektirmez. Hastaların günlük hayatlarına geri dönüş sürelerinin kısalması sebebiyle lazerle böbrek taşı ameliyatları, böbrek taşı tedavisinde sıklıkla tercih edilmektedir.
Üreterorenoskopi, böbrek taşlarının tedavisi için oldukça popüler ve gün geçtikçe yaygınlaşan bir tedavi seçeneğidir. Endoskopik olarak kameralı cihazlar ile idrar yolu kanalından böbreğe ulaşılarak lazer ile taşın kırılması veya alınması esasına dayanır. Kırılan taş parçaları küçükse yerinde bırakılarak hastanın taşları kendi kendine düşürmesi beklenir.
2 cm’ye kadar olan böbrek taşlarının tedavisinde şok dalga tedavisi (ESWL) ilk sırada yer alır. Ancak şok dalga tedavisinin uygulanamadığı durumlarda veya 5 ila 20 mm çapındaki böbrek taşlarının tedavisinde fleksible üreterorenoskopi yöntemi tercih edilir. ESWL’ye kıyasla komplikasyon yaşanma ihtimali daha düşüktür. Güvenli ve etkin bir tedavi yöntemidir.
Operasyon tipik olarak genel anestezi kullanılarak yapılır ancak bazı durumlarda lokal anestezi başarılı bir şekilde uygulanabilir. Ameliyat öncesi antibiyotik genellikle olası enfeksiyonu önlemek için verilir. İşlem küçük çaplı taşlar için 20 dakika kadar kısa; daha büyük taşlar için bir saat veya daha uzun sürebilir. Taburcu olduktan sonra hastanın fiziksel aktiviteleri üzerinde herhangi bir sınırlama yoktur.
Stentler, operasyondan sonra üreterin açık kalmasına yardımcı olabilmek için çeşitli nedenlerle yerleştirilir. Stent ile ilgili idrar sıklığı veya gögüs bölgesinde idrar sonrası ağrı gibi bazı yan etkilerin görülmesi yaygındır. Bu semptomlar genellikle stent çıkarıldıktan sonra ortadan kaybolur.
Üreterorenoskopide herhangi bir cerrahi prosedürde olduğu gibi, nadir de olsa komplikasyonlar yaşanabilir. Bu komplikasyonlar arasında taşların alınamaması, üriner enfeksiyon ve üreter darlığı sayılabilir. Şiddetli kanama dahil ciddi komplikasyonlar oldukça nadirdir. Çoğu sorun stentin varlığı ile ilişkilidir ve idrar yapma sıklığı nedeniyle hafif sırt ağrısı ve mesane tahrişi yaşanabilir.
Hastalar operasyon sonrası titreme ve ateş, idrar yapamama, büyük pıhtılara sahip kanlı idrar yapma, mide bulantısı, kusma veya başka olağandışı problemlerle karşılaşırlarsa doktorlarına başvurmalılardır.
RIRS birçok açıdan URS tedavisi ile benzer bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi yöntemi 3 cm’e kadar olan böbrek taşları ve özel durumlarla meydana gelen daha büyük boyutlu taşlar için uygundur. Cerrah, herhangi bir kesi yapmadan kameralı cihazlar yardımı ile böbreğe ulaşarak operasyonu gerçekleştirir. İdrar kanalı üzerinden böbreğin odacıklarına ulaşıldıktan sonra lazer ile taşlar tamamen kırılır ve idrarla dışarı atılabilecek kadar ufalanır.
URS’de olduğu gibi RIRS’de de operasyon sonrası üreterin açık kalabilmesi için hastaya stent takılır ve bu stentlerin mesanede hassasiyet oluşturması gözlemlenebilir. İdrar sıklığı, idrar sonrası ağrı ve batma gibi bazı yan etkilerin görülmesi beklenebilir. Bu belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterir, çoğu hastada stentin yan etkileri ortaya çıkmaz.
Çoğunlukla hastalar operasyonlarını takiben günlük aktivitelerine devam edebilir ancak bir süre istirahat etmeleri gerekir. Hastanın tedavi sonrasında bedenini yormaması, enfeksiyon ihtimaline karşı dikkatli olması ve beslenmesine özen göstermesi oldukça önemlidir. Tam anlamıyla iyileşme süresi hastanın yaşına ve böbreğinin durumuna, hastanın hikayesine ve kendine gösterdiği özene göre değişiklik gösterir.
Her iki tedavi de genel anestezi altında yapıldığından, anesteziye uygun olmayan hastalara uygulanması mümkün değildir. Enfeksiyona sahip hastalar, enfeksiyon tedavisi gördükten sonra URS ve RIRS tedavilerinden faydalanabilirler.